AB Projeleri Sosyal / Kültürel

Görüntüye Değil İçeriğe Yatırım: Avrupa Birliği Projeleri Üzerine Söyleşimiz

Antalya AB Projeleri

Antalya, son yıllarda Türkiye’de en yoğun Avrupa Birliği projesi uygulanan illerimiz arasında ilk sırada yer alıyor. Bu projeler ve Antalya’nın önemi üzerine konuk olduğum söyleşi, ADVS Türkiye tarafından yayımlanan ADVS Harmoni-e Dergisi Eylül sayısında yer aldı. Söyleşinin tüm metnini ve derginin ilgili dijital sayfalarını bu yazımda bulabilirsiniz.

Türkçe ve Almanca olarak yayımlanan uluslararası ADVS Harmoni-e Dergisi, Eylül (2019) sayısında AB projeleri üzerine geçtiğimiz haftalarda konuk olduğum bir söyleşiye yer verdi. “Görüntüye Değil İçeriğe Yatırım Yapılmalı” başlığıyla yayımlanan söyleşide, Antalya’da uygulanan Avrupa Birliği projeleri üzerine yöneltilen soruları yanıtladım.

Antalya’da 25 bin adet basılarak dağıtımı yoğunlukla Avrupa ülkelerinde yapılan dergide yer verilen söyleşinin tamamına ve jpg formatında derginin Türkçe ve Almanca ilgili sayfalarına bu yazıda erişebilirsiniz.

(Büyütmek için görsellere tıklayın.)

Dergide yer verildiği şekilde yazı başlığı, giriş paragrafı ile yöneltilen sorular ve verdiğim yanıtları aşağıda okuyabilirsiniz:


Görüntüye Değil İçeriğe Yatırım

Tarihi, kültürel ve coğrafi zenginliği ile tanınan Antalya, son 6 yıldır Türkiye’de en yoğun Avrupa Birliği projesi uygulanan illerimiz arasında ilk sırada yer alıyor. Bu projeler ve Antalya’nın önemi üzerine Antalya Valiliği Avrupa Birliği Projeleri Koordinatörü Baki Karaçay ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

ADVS Dergi Eylül 2019 Kapak

Avrupa Birliği adaylık sürecinde Antalya’da yoğun miktarda proje üretilmesinin temeli neye dayanıyor?
Öncelikle Antalya’nın bu sürece uyum sağlamada erken davranmasının büyük önemi olduğunu düşünüyorum. 2006 yılında Valilik Yönergesi ile kurulan Antalya Valiliği Avrupa Birliği Projeleri Koordinasyon Merkezi, Türkiye’de bu alanda kamuda öncü örgütlenmelerden biri olma niteliği taşıyor. Bununla birlikte, yerel dinamiklerin bu düzeyde harekete geçirilmiş olmasında ulusal ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içerisinde yürüttüğümüz projeler yanı sıra, bilgilendirme ve eğitim faaliyetlerimizin önemli katkısı oldu. Antalya’nın uygar batı dünyasıyla en çok etkileşimin yaşandığı illerimizden biri olması, vizyon ve motivasyon kazanma açısından güçlü bir etkiye sahip.

“Önce Yaya” ve “Gönüllü İtfaiyecilik”

ADVS Dergi Eylül 2019 Editör

Antalya için gerçekleştirdiğiniz ve ülke genelinde etki yaratan projelerinizden bahseder misiniz?
Avrupa Birliği hibe programlarının tematik alanları çoğunlukla sosyal yaşama dair temel değerlerin iyileştirilmesine yönelik. 2011–2013 yılları arasında uyguladığımız “Önce Yaya” olarak bilinen “Yaya Önceliğini ve Güvenliğini Sağlamak İçin Hayat boyu Öğrenme” isimli çokuluslu Avrupa Birliği Yenilik Transferi Projemiz, sorunuza karşılık güzel bir örnek oluşturuyor. 2019 yılının İçişleri Bakanlığımızca “Yaya Öncelikli Trafik Yılı” ilan edilmesiyle birlikte bu uygulama tüm illerimize yayılmaya başladı, biliyorsunuz. Web sitemde (BakiKaracay.com) bir yazımda bu projemizin hikâyesini genişçe anlattım. Diğer bir örnek, 2016 -2018 yılları arasında uyguladığımız “Gönüllü İtfaiyeciliğin Geliştirilmesi İçin İtfaiyecilerin Mesleki Eğitimi” isimli çokuluslu Yenilik Transferi Projesi. Avrupa’daki gibi gönüllü itfaiyecilerin yetiştirilmesi ve Gönüllü İtfaiye İstasyonları kurulması yönünde bir model sunan bu projemizin sonuçları da eğer yetkili kurumlarımız tarafından sahiplenilirse, yakın gelecekte ülke genelinde “gönüllü itfaiyecilik” mekanizmasının yaygınlaşmasına da tanık olabiliriz.

“Miktar olarak değil, nitelik olarak iyileştirici, kalite artırıcı hedefler”

“Bu yönde yapılacak çalışmaların ayrıca sürdürülebilirliğinin güvence altına alınması sağlanmalı. Bunun da kolay bir yolu var: Her alanda belirli ‘standartlar’ geliştirmek ve o standartları korumak.”

BakiKaracay.com

Ülkemizin turizmde en değerli vitrin şehri olan Antalya’nın marka bir şehir olması için sizce hangi projelere ihtiyacı var?
Antalya’nın sahip olduğu potansiyelin hâlâ çok azının değerlendirilebildiğinden bahsedebilirim. Örneğin Alpler’deki “Haute Route” gibi Toroslar’da, rezervasyonları yıllar öncesinden tükenen doğal yürüyüş parkurlarının veya antik rotaların düzenlenebileceği aklıma geliyor. Ya da örneğin, yılda 305 gün güneş gören bir bölgenin yenilenebilir kaynaklarla enerji üretim potansiyeli…
Bunlar yatırım gerektiriyor, ancak proje denince, sayısal veya miktar olarak değil, artık nitelik olarak iyileştirici, kalite artırıcı hedefler belirlemeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu yönde yapılacak çalışmaların ayrıca sürdürülebilirliğinin güvence altına alınması sağlanmalı. Bunun da kolay bir yolu var: Her alanda belirli “standartlar” geliştirmek ve o standartları korumak.

“Sayıları aşıp, artık içeriğe önem vermemiz gerekiyor.”

Bahsettiğiniz kalite artırıcı hedefler için neler önerirsiniz?
Görüntüyü aşıp, artık içeriğe önem vermemiz gerekiyor. Fiziksel yapılara değil, insana, uzmanlıklara ve standartların korunmasına yatırım yapılmalı.
Daha şık ve gösterişli tatil köyleri veya alışveriş merkezleri ya da turistik alanlar yerine, öncelikli olarak insanı daha mutlu edici, ihtiyaçlarının düşünüldüğünden ve karşılandığından emin olduğu, doyuma ulaşmasını sağlayıcı unsurların peşine düşülmeli ve onları kazandıran uygulamalar için kaynaklar kullanılmalı.
Dışarıdan baktığınızda değil, uygulayıp yaşadığınızda sizi mutlu edecek unsurlar. Bunun için de sosyal yaşama dair temel değerlerin iyileştirilmesi ilk sırayı almalı. Trafikte de olsanız, bir tatil köyünde veya bir alışveriş mekânı ya da tarihi, turistik bir alanda, her zaman ihtiyaç ve sıkıntılarınızın gözetilerek hareket edildiğinden, gereken şeylerin bir standardı ve kuralı olduğundan, bu standart ve kurallara uyulduğundan, bunun kontrol ve denetiminin ilgili kurumlarca güvence altına alındığından emin olduğunuz bir ortamda olmayı tercih edersiniz. Bunları bulamıyorsanız, bunlar sizi mutlu etmiyorsa, bulunduğunuz yerin fiziki güzelliğini dahi görmez olursunuz.
Aslında bunlar yalnızca Antalya’nın değil, her ilimizin ortak ihtiyacı olan şeyler. Çünkü ancak toplum olarak yol alabilirsek, tıpkı kimya derslerinde gördüğümüz bileşik kaplar gibi, ortak bir sonuca ulaşabiliriz.

Haber: Arzu Taşkın
Fotoğraf: İsmail Al

Not: Bu yazının Türkçe ve Almanca olarak yeraldığı ADVS Harmoni-e Dergisi dijital versiyonu Eylül sayısını okumak isterseniz buraya tıklayın.


Gelidonya Feneri

ADVS Harmoni-e Dergisi Eylül sayısında ayrıca, web sitemde Gelidonya Feneri ve Nefes Kesen Manzarası başlığıyla yeralan yazımın bir bölümü fotoğraflarım eşliğinde yayımlandı.

ADVS Dergi Gelidonya Feneri

Derginin bir sonraki sayısında fenerin açıklarında duran Suluada üzerine yeni bir gezi yazıma ve fotoğraflarıma yer verilecek.

Ayşe Çetkin yönetiminde çıkan ADVS Harmoni-e Dergisinin geçmiş sayılarına issuu.com sitesinden dijital olarak erişmek mümkün.

Yeni yazılarda görüşmek üzere.

Yazar Hakkında

Baki Karaçay (MPA)

iO Akademi'de Eğitmen, Danışman. 25 yılı aşkın süre profesyonel deneyim sahibi Kamu Yönetimi Uzmanı (YL) ve Mühendis / Antalya Valiliği AB Projeleri Koordinatörü (2009-2020). Avrupa Birliği Projeleri kitabının yazarı ve Proje Döngüsü Yönetimi Eğitmeni. Sosyal Psikoloji meraklısı. Fotoğraf gönüllüsü. Webmaster. Bağlama sanatçısı. Kayakçı, doğa yürüyüşçüsü.

Yorumunuzu Ekleyebilirsiniz