Sosyal / Kültürel

Yöntem Uygulayarak Doğrunun Yanında Yer Almak

Yöntem Uygulamanın Hukukun Yanında Yer Almakla Bağlantısı

Kısa vadede görünen kazanç veya sakınılan zarar ne olursa olsun, yasa ve kurallara uymayarak hukuka ve adalete güveni sarsmak, bir topluma ve ülkeye verilebilecek en büyük zarardır.

Her işin bir usulü vardır, derler. Yani, her işi yapmanın bir doğru yöntemi vardır ve bir de diğer yolları. Doğru yöntemler, genellikle deneyimlerden, bilimsel araştırmalardan veya geçmişteki başarı ve başarısızlıklardan öğrenilen bilgilere dayanır. Bu nedenle doğru yöntemler, her zaman en yararlı sonuçları veren ve en zararsız olan yaklaşımlardır.

Geçtiğimiz hafta, eğitim verdiğim bir kurum ziyaretinde kurum yöneticisiyle üst düzey bir yetkili arasında geçen diyaloga tanık oldum. Yetkili, bölgesindeki ekonomik sorunları çözmek için yasalara uymadan bazı hızlı çözümler öneriyordu. Yönetici çarpıcı bir yanıtla bu yaklaşımdan vazgeçilmesini sağladı: “Yasayı çiğnemek kısa vadede bizi bazı zararlardan koruyabilir belki ancak, hukukun yanında yer almamak hem kurumumuz hem de ülkemiz için büyük zararlara yol açabilir.”

Son araştırmalar, dünya genelinde hukuk ve adalet sisteminin güvenilirliğine dair şüphelerin arttığını gösteriyor. Bu yazıda, doğru yöntemlerin ve kurallara uymamanın uzun vadeli etkileri üzerinde durarak, hukuka ve adalete olan güvenin neden ve nasıl korunması gerektiğine dair bazı düşüncelerimi paylaşacağım.

Doğru yaklaşım

Yöntemler, belirli ilkeler ve kurallar çerçevesinde iş yapış ve davranış biçimimizi belirleyen yol haritalarıdır. Bunlar, bireysel ve toplumsal yaşamımızda hayati önem taşır ve gelecek güvencemizi artırırlar.

Karşılaştığımız istenmeyen durumlar, genellikle işin doğru yöntemini bilmemek ve uygulamamaktan doğar.

Karşılaştığımız istenmeyen durumlar, genellikle doğru yaklaşımı veya işin doğru yöntemini bilmemek ve uygulamamaktan doğar.

İletişimde örneğin, hatasını kabullenmek doğru olan yaklaşımdır. Bunun yerine farklı yolları seçerek sorumluluğu almamak, o anda kazançlı gibi görünüp durumdan sıyrılmamıza yardımcı olabilir, ancak sonuçta mutlaka daha büyük çapta zararlar doğurur.

Benzer şekilde, yalan söylemek de anlık bir çözüm gibi görünebilir. Fakat bir yalan yüzlerce yeni yalanı gerektirir ve sonuçta güvenin sarsılmasına ve ilişkilerin zarar görmesine neden olur.

Kuralları çiğnemek

Doğru yöntem ve yaklaşımlar genellikle güvenli ve olumlu sonuçlar elde etmek için en uygun yollardır. Davranışlarda olduğu gibi fiziksel uygulamalarda da bu ilke geçerlidir.

Trafikte örneğin, araç kullanırken kurallara uymakla güvenli bir sürüş yöntemi izlemiş oluruz. Buna karşın, daha kazançlı görünüyor diye kural dışına çıkmak ise sonuçta daha büyük çaplı zararlar doğurabilir. Kırmızı ışıkta geçmek, o anda zaman kazandırabilir örneğin, ancak kaza riskini önemli ölçüde artırır, yaralanma ve can kayıplarına yol açabilir.

Çevreyi kirletmek, doğru olmayan hareket tarzına bir diğer örnektir. Atıklarımızı bilinçsizce doğaya bırakmak, o anda bizi ekstra bir yükten koruyabilir, ancak uzun dönemde hava, su ve toprak kirliliği ile başlayan birçok soruna yol açarak sağlığımızı tehlikeye sokar.

Yöntem bilmeden ve kurallara uymadan iyi niyetle yapılan birçok eylem için de bu ilke geçerlidir.Örneğin yoksullara yardım amacıyla gıda güvenliği ve hijyen standartlarına uymadan yapılan bir yiyecek dağıtımının insan sağlığını tehlikeye attığını gösteren olaylara sıkça tanık oluyoruz. Veya doğal afet gibi acil durumlarda ihtiyaç sahiplerine hızlı yardım sağlamak amacıyla standartlara uymadan yapılan eylemler, gereksiz karmaşa ve kaos yaratıp daha büyük çaplı afet yönetimi çabalarını engelleyebiliyor.

Önceki yazımda sorunlarımızın çözülemeyişinin gerisinde yatan nedenin yöntem bilmeden yönetmeye çalışmak olduğu üzerinde durmuştum. Şimdi bunu bir adım daha ileriye taşıyalım.

Yasalara uymamak

Bazı insanlar, hızlı çözümlerin veya kısa dönemli kazançların çekiciliğine kapılarak yasalara uymadan iş yapmanın avantajlarını görmeye meyilli olabilirler. Ancak örneğin, vergi kaçakçılığı gibi yasa dışı eylemler, sonuçta devletin vergi gelirlerini düşürerek toplumun kamu hizmetlerinden mahrum kalmasına ve ekonomik istikrarsızlığa, altyapı yatırımlarının gecikmesine, eğitim, sağlık, savunma gibi alanlarda eksikliklere yol açar.

Yasaları ve yasal kuralları çiğnemenin, görünenin ötesinde çok daha büyük bir zararı var. Burada asıl değinmek istediğim konu bu.

Yasal kuralların arkasında yatan temel amaç, toplumdaki tüm bireylerin haklarını ve güvenliğini korumaktır. Hukuk sistemi bunun için tasarlanmıştır. Bu bakımdan doğru yöntemleri izlemek ve kurallara uymak, uzun dönemli toplumsal yararı gözeterek hukukun yanında yer almak anlamına gelir. Bu güven olmadan insanlar geleceğe dair plan yapamaz, özgürce ve mutlu bir şekilde yaşayamaz.

Buna karşın, kısa dönemli kazanç ne olursa olsun, hukukun yanında yer almayan yaklaşımlar, kurumlara, topluma ve ülkeye, o anda görünen ve sakınılan kayıplardan daha büyük çapta zararlar verir.

Hukuka ve adalete güveni sarsmak bir topluma ve ülkeye verilebilecek en büyük zarardır.

Çünkü yasaları çiğnemek, toplumdaki düzen ve istikrarı bozar ve insanların hukuka ve adalete olan güvenini zedeler. Hukuka ve adalete güveni sarsmak ise bir topluma ve ülkeye verilebilecek en büyük zarardır.

Hukuka ve adalete güven, yalnızca bireysel haklar ve özgürlükler için değil, ekonomik kalkınma, sosyal barış ve ulusal güvenlik için de önemlidir. Bunlar zayıfladığında kaos, kargaşa, huzursuzluk ve güvensizlik artar. Suç oranları yükselir. Ekonomi zayıflar, yatırımlar azalır. Yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik gibi sosyal sorunlara yol açabilir, yasa dışı gruplar için uygun bir ortam oluşturabilir. Bunların bedeli çok ağırdır: Toplumsal çöküş, devletin zayıflaması, yoksulluk ve yoksunluk, insan hakları ihlalleri, savaş ve iç çatışmalar.

Doğru yöntem

Yöntemler binayı tutan kolonlar gibidir. Hukukun yanında yer almak, yurttaşlığın vazgeçilmez yöntemidir. Daha kazançlı bir yol bulduğu veya oluşabilecek zararların önüne geçmek istediği için, hatta ülkenin ve toplumun iyiliği iddiasıyla kural ve yasa tanımayan ve bunları iyi işlerin önünde engel olarak gören biriyle karşılaştığınızda, asıl iyiliğin hukukun yanında durmak olduğunu, asıl zararın ise hukuka ve adalete güveni sarsmak olduğunu anımsatarak izlediği yolun doğru olmadığını belirtin. Ve onu dar düşünceden kurtulup olabildiğince geniş düşünmeye davet edin. Sorumluluk bilincine sahip olmak ve etik değerlere göre davranmak bunu gerektirir.

Yöntemler bizi sağlıklı bir toplum yapan pratiklerdir. Yöntemler olmadan, birbiriyle bağı olmayan çok sayıda insanın oluşturduğu kalabalıklar oluşur, ancak toplum olunmaz.

Yöntem öğrenmek ve uygulamak, hepimiz için daha iyi bir gelecek inşa etmenin anahtarıdır. Bu hem kendimiz hem de toplumumuz için her zaman daha sağlam, güvenli ve sürdürülebilir sonuçlar elde etmemizi sağlar.

Unutmayalım, hepimiz toplumumuzun bir parçasıyız ve yaptığımız her seçimin bir sonucu var. Aklın yolu birdir. Kısa vadeli çıkarlar uğruna doğru kullanılmayan keskin zeka, uzun vadede ahmaklıkla sonuçlanabilir.

Yeni yazılarda görüşünceye dek, “öğrenmeyi sürdürün!”

Yazar Hakkında

Baki Karaçay (MPA)

iO Akademi'de Eğitmen, Danışman. 25 yılı aşkın süre profesyonel deneyim sahibi Kamu Yönetimi Uzmanı (YL) ve Mühendis / Antalya Valiliği AB Projeleri Koordinatörü (2009-2020). Avrupa Birliği Projeleri kitabının yazarı ve Proje Döngüsü Yönetimi Eğitmeni. Sosyal Psikoloji meraklısı. Fotoğraf gönüllüsü. Webmaster. Bağlama sanatçısı. Kayakçı, doğa yürüyüşçüsü.

Yorumunuzu Ekleyebilirsiniz