Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce dünyasını ve devrimlerinin arka planını anlamanın anahtarı, onun yaşadığı dönemin koşullarını ve kişisel tecrübelerini keşfetmekte gizli. Daha önce Anadolu’nun 1919’daki içler acısı durumunu anlatan bir mektubu ve Atatürk’ün 1937’de yaptığı son meclis açış konuşmasını paylaşarak, dönemin zorluklarını ve Atatürk’ün Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine getirme vizyonunu nasıl kararlılıkla uyguladığını gözler önüne sermiştim. Şimdi, devrimlerinin oluşum sürecine ışık tutan bir başka önemli anıya odaklanmak istiyorum: Karlsbad Hatıraları.
Karlsbad Günleri ve Devrim Düşünceleri
2025 yılbaşı tatilini eşimle birlikte Avusturya ve Çekya’yı ziyaret ederek geçirdik. Viyana ve özellikle Çekya’da Karlovi Vary gezisinde aynı zamanda Atatürk’ün devrimlerine ilham veren mekânları yerinde görme fırsatı bulduk. 1918’de tedavi amacıyla Karlovi Vary’de (dönemin Karlsbad’ı) bulunduğu günler ve oradaki gözlemleri, yazıya dönüştürmek istediğim yeni bir bakış açısı kazanmamı sağladı.
Burası Çekya’nın Bohemya bölgesinde İmparator IV. Karl tarafından 1370’te kurulmuş, şifalı sıcak su kaynaklarıyla meşhur bir kaplıca kenti. Kentin doğal dokusu 18 ve 19. yüzyıldaki yapısıyla korunmuş durumda. Sokaklar, ellerindeki porselen bardaklarıyla sıcak suyu yudumlayarak dolaşan insanlarla dolu. Bugünün ünlüleri yanı sıra tedavi için buraya gelenler arasında Freud, Marx, Gogol, Dvorjak, Beethoven, Kafka ve Goethe gibi isimler yer alıyor.
Atatürk’ün burada geçirdiği günler yalnızca tedavi süreciyle sınırlı kalmamış. Askerî, siyasî ve sosyal kavramlar üzerine derin düşünceler geliştirdiği, tarihi olayları değerlendirdiği notları bu döneme ait. 37 yaşında bir general iken kaleme aldığı bu hatıralar, ileride (kalan 20 yıllık ömründe) gerçekleştireceği köklü reformların ilk işaretlerini veriyor. Günlüğündeki notlardan, yeni Türk devletinin kuruluş felsefesinin, tümüyle olmasa bile önceden belirlenmiş bir düşüncenin sonucu olduğuna yönelik ipuçlarına ulaşmak mümkün. Örneğin, yıllar sonra cumhuriyeti kurduğunda kadınların eğitimi, toplumda eşit bir duruma getirilmesi ve özgürleşmesi için yapılan düzenlemelere 1918’de bu günlüğünde geniş yer vermiş.
Harf Devrimi ve Çek Alfabesi Bağlantısı
Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, Avrupa’daki gözlemlerinin, devrimlerine nasıl yön verdiğini anlamak açısından tarihsel bir anahtar niteliği taşıyor. Burada geçirdiği sürede özellikle dönemin entelektüel ve siyasi figürleriyle buluşmak için ideal bir yer olan Imperial’de Avrupalı yetkililerle yakın temaslar kurarak, dünya siyasetini ve özellikle Orta Avrupa’daki gelişmeleri yakından takip ettiği biliniyor. Bu süreç, aynı zamanda Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma ülküsüyle devrimlerin alt yapısını hazırlamak adına geniş bir perspektif sunmuş.
Karlsbad’da geçirdiği günlerin belki de en ilginç miraslarından biri, harf devrimi sürecinde esinlendiği fikirlerdir. Çek alfabesi ile Türkçeye adapte edilen Latin alfabesi arasındaki benzerlikler dikkat çekicidir. Çek alfabesinde de Q, W ve X harfleri yoktur, tıpkı harf devriminde Türkçede benimsenmediği gibi. Ayrıca Çekçede bulunan Č (Ç) ve Š (Ş) sesleri, Türkçeye de özgüdür. Bu durum, Atatürk’ün devrimi tasarlarken Karlovi Vary’de yaptığı gözlemlerin ne denli etkili olduğunu düşündürüyor.
Devrimlerin Arkasındaki Düşünsel Hazırlık Süreci
Atatürk, Karlsbad’dan önce Aralık 1917’de, kısa bir süre sonra tahta geçecek olan padişah Vahdettin ile birlikte Almanya’ya giderek incelemelerde bulunmuştur. Bu sırada askeri ve siyasi toplantılara katılmış, Almanya’nın savaş stratejileri ve toplumsal düzenine dair fikirler edinecek gözlemler yapmıştır.
Ayrıca 1910’da Fransa’nın Picardie bölgesinde (2014’te ziyaret etmiştim) katıldığı tatbikatlarda Batı Avrupa’nın modernleşme ve askeri düzenlemeler konusundaki yaklaşımını daha yakından inceleme fırsatı bulmuştur. Atatürk’ün kıyafet devrimi sürecinin arkasında da Picardie manevraları sırasında “kıyafetleriniz ve başınızdaki fes yüzünden kimse sizi burada ciddiye almaz” türünden aldığı eleştirilerin yer aldığı bilinmektedir. Bu deneyimi ayrıca havacılığın önemini vurguladığı “istikbal göklerdedir” sözünün kaynağı olmuştur.
Sonraki yıllarda Atatürk’ün Avrupa’daki gelişmeleri ve Tomáš Garrigue Masaryk’in liderliğinde 1918’de ilerici bir cumhuriyet olarak kurulan Çekoslovakya’nın demokratik ve laik reformlarını dikkatle takip ettiği bilinmektedir. Atatürk ile Masaryk’in şahsen görüşüp görüşmedikleri kesin olarak bilinmemekle birlikte, her iki lider de yaşadıkları imparatorlukların dağılmasının ardından ülkelerinin bağımsızlık ve modernleşme mücadelelerine önderlik etmiş, toplumsal ve siyasal reformları hayata geçirirken eğitim, laiklik, ulus-devlet yapısı ve kadın hakları gibi alanlarda benzer ilerici adımlar atmışlardır.
Bir İlham Kaynağı
Bu yazıda amacım, yalnızca geçmişin olaylarını hatırlatmak değil, aynı zamanda devrimlerin zihinsel arka planındaki süreci düşündürmek. Atatürk’ün Avrupa deneyimleri ve devrimler üzerindeki etkisi, benim gibi Avrupa Birliği projeleriyle ilgilenen herkes için önemli bir ilham kaynağı olabilir.
Ulusların kalkınması ve varlığını sürdürebilmesi için yalnızca toprak kazanmak yeterli değildir; eğitim, hukuk, kültür gibi birçok alanda toplumsal yapının çağdaş uygarlık düzeyinin gerisinde kalmayacak biçimde dönüştürülmesi de gerekir.
Gerçekleştirdiği devrimlerle Atatürk, Avrupa’daki gözlem ve birikimini ulusal ihtiyaçlarla harmanlayarak Türk toplumunu modern bir ulus haline getirmek adına büyük bir dönüşüm sürecini başlattı. Bu dönüşümlerin birçok yönü, Avrupa’daki sosyal, kültürel ve siyasal değişimlerle paralel bir düşünsel hazırlık sürecine dayanıyordu. Bugün, bu dönüşümün ilham verici gücü, Avrupa Birliği projelerinde de yankı bulmaktadır.
Dilerim 2025, yenilikçi projelerle toplumumuzun dönüşümüne yarar sağlayacak başarılı adımlar atacağımız bir yıl olsun!
Yeni yazılarda görüşünceye dek “öğrenmeye devam edin!”
Gene şahane bir araştırma, bilgilendirme… Sonraki kuşaklara aktarma çabası takdire şayan. Tebrik ediyorum. 🙏