Üçte bir kuralı, fotoğrafçılık eğitimi almaya başlayan hemen herkesin büyük ihtimalle ilk karşılaştığı ve çok ilgi çeken kompozisyon tekniklerinin başında gelir. Kolay fakat etkili bir kuraldır; iyi uygulandığında sonuçları fotoğraflarımızda önemli düzeyde fark yaratır.
Bu yazıda, üçte bir kuralı diye bilinen tekniğin ne olduğunu, fotoğraflarda nasıl bir fark yarattığını ve bunun nedenlerini inceleyecek, ayrıca bu kuralın ardındaki bilimsel gerekçelere doğru ilginç bir yolculuk yapacağız.
Fotoğrafta altın oran da denen üçte bir (1/3) kuralı nedir, nasıl uygulanır? Bunun yanıtını, alışılmışın dışında bir yöntemle görelim şimdi. (İngilizcedeki karşılığı “rule of thirds” olan üçte bir kuralına bazen “üçler kuralı” da denmektedir.)
Neden üçte bir kuralı?
Önce bu tür kurallar neden var ve fotoğraf çekiminde kurallara neden gerek duyulur konusuyla başlayalım.
Herkes zaman zaman güzel fotoğraflar çekebilir, ancak rastlantı sonucu güzel çekilen fotoğrafların devamının gelmeyeceğini de genellikle tahmin edebiliriz. Çünkü gerçekten gözümüzün / beynimizin “güzel” algısına karşılık görüntüde etkili olan bir takım ilkeler söz konusudur. Eğer bu ilkelere uygunsa görüntüleri güzel olarak niteleriz. Dolayısıyla, bilerek ve sürekli daha güzel fotoğraflar çekebilmek için bu ilkeleri öğrenmemiz ve kompozisyon oluştururken uygulamamızda yarar vardır.
Üçte bir kuralı da bu görsel ilkelere uygun şekilde, görüntüde istenen dengeyi oluşturmak ve izleyicinin dikkatini çekmek üzere ana konuyu ve görsel elemanları fotoğraf karesine göze hoş gelecek şekilde yerleştirmenin kolay bir yoludur. Şimdi bu fotoğraflama tekniğini tahmin için yukarıdaki ve aşağıdaki örnek görüntülerde ana konunun (deniz fenerinin ve modelin bakışının) fotoğraf çerçevesi içerisindeki yerine dikkat edin!
Görsel elemanların fotoğrafa yerleşimi
Fotoğraflarımızın fark yaratmaya başladığı ilk zamanlar, genellikle ana konuyu sürekli fotoğrafın ortasına yerleştirmekten sakınarak çekim yapmaya başladığımız zamanlardır. Bu aşamada ana konu veya görsel elemanlar tam merkezde olmayacaksa, çerçevemin neresine yerleştirmeliyim sorusuyla karşılaşırız. İşte bizi üçte bir kuralına götüren soru budur. İsterseniz önce, ana konuyu (objeyi) tam merkeze yerleştirmenin neden en iyi yöntem olmadığını görelim.
İma yollu etkin iletişim
Fotoğrafın bir tür iletişim aracını söylemeye gerek yok; onunla izleyiciye bir mesajı iletmeye çalışırız. Etkin iletişime çok inceden işaret eden müthiş bir atasözümüz var, şimdi onu hatırlayalın:
“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit!”
Doğrudan yerine dolaylı, ima yollu bildirim. Etkili iletişimin önemli bir yolu budur. Benzer şekilde, tercih etmemiz istenen bir şeyin de ısrarla gözümüze sokulmasından hoşlanmayız. Seçimin bize bırakılmasını, seçenekleri görüp kendi zevkimize göre karar vermeyi daha çok isteriz.
Fotoğrafta üçte bir kuralının ardında da bir bakıma bu ima yollu mesaj aktarım prensibi yatar. Görüntünün tam ortasına konan şeye değil, dikkatimiz hemen merkezi çevreleyen belirli noktalara çekilir. Bu tür bir bakış, görüntünün bütününe dair daha kapsamlı bir algı da sağlar. Dolayısıyla fotoğrafta önemli görsel elemanların, merkezin etrafındaki bu asıl ilgi odağı bölgelere yerleştirilmesi mesajın aktarımını güçlendirir.
Doğada bu tür sarmal yapılı bir çok şeyi görmeye beynimizin alışık olması bunun temel nedeni olabilir. Bu prensip doğrultusunda şekillenen yapıları estetik buluruz. Buradaki kaktüs fotoğrafında gördüğünüz bu estetiğin bir formülü sözkonusu ve alttaki “altın oran” konusundaki açıklamalarım bunu ilk kez duyanların konuyu daha etraflıca öğrenmesine yardımcı olacaktır.
Ancak önce bu tekniği fotoğraflarımıza nasıl uygulayabileceğimizi görelim.
Üçte bir kuralı nasıl uygulanır?
Yukarıdaki açıklamaları hesaba kattığımızda şu sonuca varabiliriz: O halde, fotoğraflarımızda bu prensibi uygulayarak izleyicilerin dikkatini istediğimiz noktaya çekebiliriz. Algımız bu yönde çalıştığına göre, fotoğraflarımızda ana konumuzu tam merkeze almak yerine çerçevemizin köşelerine doğru, yani merkezin etrafındaki asıl ilgi odağı bölgelere yaklaştırırsak daha estetik ve dikkat çekici görüntüler elde edebilir ve mesajımızı daha etkili hale getirebiliriz.
Birçok fotoğraf makinesinde, hatta akıllı telefonların kamera arayüzlerinde bunu kolayca yapmanızı sağlayacak kılavuz çizgiler bulunmaktadır. Kılavuz çizgiler olmasa dahi, fotoğraflarımızda bu prensibi uygulamanın kolay bir yöntemi var:
Çerçeveniz üzerinde eşit aralıklarla dikey ve yatay hayali ikişer çizgi hayal edin! Böylece, aşağıdaki görseldeki gibi, görüntüyü 9 eşit kutucuğa bölen grid veya ızgara denen çizgiler elde ederiz. Şimdi merkezin çevresinde köşelere daha yakın, bu çizgilerin 4 kesişim noktasını hayal edin (görselde koyu renk noktalar).
Üçte bir kuralını uygulamak için fotoğrafınızı çekerken ana konunuzu tam merkeze değil, bu hayali çizgilerin kesiştiği, merkezle köşeler arasındaki 4 noktadan uygun olanına yerleştirin.
Fotoğrafta ana konunuzu veya önemli ögeleri bu ilgi noktalarına yerleştirirseniz, bir anda kompozisyonunuz daha güzel ve konunuz daha dikkat çekici hale gelecektir.
Üçte bir kuralının avantajları
Üçte bir kuralını uygulayarak fotoğraflarda kompozisyon oluşturmakla önemli bazı avantajlar elde ederiz. Bunlardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz.
— Daha estetik görseller
Üçte bir kuralı ile çektiğimiz fotoğraflar daha estetik ve göz alıcı görünürler. Çünkü algımız doğal olarak buna yatkındır. Doğada üçte bir kuralını çağrıştıran sarmal yapılı bir çok şeyi güzel ve estetik görmeye alışık bir algıya sahibiz.
— Daha etkin mesaj iletimi
Üçte bir kuralına uygun çekilmiş görüntülerde izleyicinin dikkati kompozisyondaki bu ilgi odağı bölgelere ve önemli görsel elemanlara yönelir. Böylece, fotoğrafımızda öne çıkmasını ve dikkat çekmesini istediğimiz mesajın aktarımını güçlendirmiş oluruz.
— Daha dengeli bir yerleşim
Üçte bir kuralını uyguladığımız fotoğraflarda daha dengeli bir düzen elde ederiz. Denge duygusuna sahip görüntüler göze daha hoş ve doğal görünür.
— Ferahlatıcı boşluk ayarı
Fotoğrafta boşlukları iyi ayarlamak sanıldığından daha önemli ve oldukça zor bir konudur. Üçte bir kuralı, görüntülerimize anında mükemmel boşluklar eklememize yardımcı olur. Örneğin, portre çekimlerinde bakış yönünde boşluk bırakmak için üçte bir kuralı sıkça başvurulan bir yöntemdir.
1/3 kuralının ardındaki altın oran
İnsan gözünün estetik açıdan sürekli olarak üçte bir kuralına uygun görüntüleri tercih etmesinin ardında, doğada ve insan bedeninde sıklıkla karşılaştığı “altın oran” dediğimiz gizem yatmaktadır.
Altın oran, fiziksel evrende var olan sayısal bir değerdir: 1,618.
Bu özelliği taşıyan başka bir sayı yoktur. 1,618 sayısı, bütün ile parçaları arasında olan sayısal ve aynı zamanda geometrik bir bağlantıya işaret eder. 1’in 0,618’e oranı, aynı zamanda ikisinin toplamı olan 1,618’i verir.
Doğada birçok şey sayısal olarak bu ilginç oranın izlerini taşıdığı gibi altın oranla meydana gelen sarmal yapı birçok canlı ve cansız varlığın biçimini oluşturur. İnsan yüzündeki organların, kol ve parmaklardaki eklemlerin ölçüsünde, papatya vb. bitkilerin yaprak sayısında ve dizilişinde, ayçiçeği, kaktüs ve kozalak gibi yapıların üzerindeki dizilimlerde, deniz kabukları ve salyangoz kabuğunda ve daha birçok şeyde altın oran ve altın sarmal yapı bulunur.
Fotoğrafta kompozisyonun en temel tekniği olarak bilinen üçte bir kuralı, aslında altın oranla oluşan bir dikdörtgendeki altın noktalara en yakın hayali dört bölgeye işaret eder. Önemli görsel elemanların görüntüde bu bölgelere yerleştirilmesi, fotoğrafların daha doğal ve estetik açıdan göze daha hoş görünmesini sağlar.
Altın oran ve gizemi hakkında daha ayrıntılı bilgiyi Altın Oran: Üçte Bir Kompozisyon Kuralının Ardındaki Gizem başlıklı yazımda okuyabilirsiniz.
Her ne kadar 1/3 kuralına (üçte bir tekniğine) bazen “fotoğrafta altın oran” dense de yukarıdaki görselde fark edebileceğiniz gibi ikisi birebir aynı noktalara işaret etmez. Fakat bu, üzerinde titizlikle durulması gereken bir ayrıntı değildir ve çoğu zaman fotoğraflarda belirgin bir fark yaratmaz. Seçim size kalmıştır; önemli olan fotoğrafınızın göze hoş görünmesi ve ana ögenin dikkat çekici olması için kompozisyonu uygun şekilde oluşturmanızdır.
Son söz
Doğada pek çok şeyde görebildiğimiz altın orana veya bu oranın izlerini taşıyan üçte bir kuralına uygun oluşturulan fotoğraflar göze doğal ve daha hoş görünür.
Adına ister fotoğrafta altın oran, ister fotoğrafta üçte bir kuralı ya da 1/3 kuralı (veya tekniği) deyin, fotoğrafçılık konusunda henüz çok şey öğrenmiş olmasanız bile, uygulayarak harika sonuçlar elde edebileceğiniz ve sürekli çalışan etkili bir yöntemdir. Hemen uygulayın, fotoğraflarınızın daha ilginç hale geldiğini ve fark yaratmaya başladığını göreceksiniz.
Eğer fotoğraf gibi yaratıcı bir alanda kuralların ne işi var diyorsanız, elbette kimse yanlış yolda olduğunuzu söyleyemez. Bu kuralın uygulanmadığı çok başarılı kompozisyona sahip sayısız fotoğraf mevcut. Ancak eğer kuralları bir gün yıkmayı düşünüyorsanız, bunun için önce kuralların ne olduğunu çok iyi bilmek gerektiğini de hatırlamakta yarar var.
Fotoğrafçılık konulu diğer yazılarımda buna benzer birçok fotoğraf çekim tekniğini öğrenebilirsiniz. Kompozisyon tekniklerini adım adım kavradıkça her geçen gün kendinizi daha donanımlı hissedecek, daha iyi fotoğraflar çekecek ve fotoğrafla uğraşmaktan daha çok zevk alacaksınız.
Yeni yazlarda görüşünceye dek, “fotoğraf çekmeye devam edin!”
Yorumunuzu Ekleyebilirsiniz