Fotoğrafçılık Gezi / Doğa

Sonbahar Fotoğrafları İçin Antalya Yöresinin 6 Gözde Adresi

Antalya Sonbahar Fotoğraf

Sonbahar mevsiminin sunduğu güzellikler, doğaya karşı sorumluluğumuz ve Antalya yöresindeki sonbaharın gözde yerlerinden birkaçı. Canlı yayın konuğu olduğum TRT Antalya Radyosu “Köşe Bucak Akdeniz” programında sonbaharın renkleri ve fotoğraf üzerine yaptığımız söyleşide değindiğim konular ve daha fazlası bu yazıda.

Bu haftasonu TRT Antalya Radyosunda (100.6 FM) “Köşe Bucak Akdeniz” programının canlı yayın konuğuydum. Sonbaharın renkleri ve Antalya yakınlarında gözde fotoğraf yerleri üzerine 16 Kasım 2019 Cumartesi günü saat 11.15’te başladığımız canlı söyleşimizi yukarıdaki ana görselin altında yer alan bandın oynat düğmesine tıklayarak dinleyebilirsiniz.

Sunuculuğunu Ayşen Merve Temiz’in yaptığı, Hayrettin Deniz yönetimindeki programda, sonbahar mevsimi ve özellikle Antalya, Isparta ve Burdur ilerimizi kapsayan Teke yöresinde sonbaharın gözde adresleri olarak bilinen yerler üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Sonbahardan bahsederken elbette fotoğraf konusuna da değinmeden geçmek olmazdı. Zira cep telefonu kameraları ve sosyal medyanın fotoğraf paylaşımı platformları sayesinde günümüzde artık fotoğrafla ilgilenmeyen kimse kalmadı. Ayrıca bu yerler aynı zamanda manzara ve doğa fotoğrafçılarının da gözde mekânları arasında yeralır.

Söyleşi konularımız

Söyleşimizde konuya başlıca 3 başlıkta değindik:

Harita üzerinde Antalya’dan kuzeye doğru ilerlediğinizde sırasıyla önce Karacaören Baraj Gölü yakınındaki Kargı Köyü Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı, ardından Kovada Gölü Milli Parkı, ardından Yukarı Gökdere Köyündeki Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı ve nihayet Eğirdir Gölü’nün yerini görebilirsiniz.

Sonbaharın renkleri

Sonbahar türlü türlü renklerin doğada baş rolü oynamaya başladığı özel bir mevsim. Sonbaharda başta ağaçlar olmak üzere tüm bitkiler kışa hazırlık sürecine girerler. Yapraklar çeşit çeşit sürpriz güzel renklerle kendilerini sergiler ve ardından dallarını terk ederler.

Yazın kavurucu sıcakları altında kendini salıveren doğa sonbaharla yeniden kontrolü ele almaya başlar. Bir bakarsınız, gökyüzünü gri bulutlar kapatır, ardından bir sağanak başlar, sert bir rüzgârla sararıp kurumuş yapraklar oradan oraya savrulur. Sonra aniden bir sükûnet kaplar ortalığı, hiçbir şey olmamış gibi masmavi gökyüzü açar, ıslak sokaklarda ve bahçelerde türlü türlü renkler yıkanmış halleriyle kendini gösterir.

Birçoğumuz sonbaharda dökülen kurumuş yaprakları fotoğraflamayı severiz. Sonbahar yaprakları ile harika kompozisyonlar oluşturulabilir. Üzerlerinden yaz geçmiş, çiçek açmış, meyvesini vermiş, o yılki görevini tamamlamış emektar ağaçların dallarından dökülen sararmış, kızarmış, muhteşem renklere boyanmış yaprakları.

Sonbahar Renkleri Yapraklar

Sonbahar, yaprak dökümü demektir. Elveda demeye hazırlanan solmuş yapraklar yaşanmışlıkları anlatır ve o yüzden, sundukları onca renk cümbüşüne rağmen neşeden çok hüznü anlatırlar. Sonbaharlar bir sonlanışın sahnelenmesidir ve o yüzden şiirlerin, şarkıların hüzünlü sözlerine konu olmuştur hep.

Antalya ve yöresinde sonbahar

Eylül, Anadolu’da sonbaharın başlangıcıdır. Fakat iç kesimlere göre, Akdeniz sahiline sonbaharın gelişi biraz daha geç gerçekleşir. O nedenle Eylül, tatilini sürekli gölge arayarak geçirmek istemeyenler için Antalya’da deniz tatiline çıkılabilecek en güzel aylardan biridir. Yazın kavurucu sıcaklar geride kalmaya başlamıştır ve Akdeniz’in ılıman havasında deniz muhteşemdir.

Ekim ayında genellikle havalar bozmaya, sıcaklar yerini anlık bahar yağmurlarına terk etmeye başlar. Kısa süreli Ekim yağmurları gök kuşağı ile görüntüleri renklendirebilir.

Özellikle Ekimin sonu ile Kasım ayının ilk yarısı, Akdeniz sahilinde sonbahar romantizminin tadını çıkarabileceğimiz, yağmur altında yürüyüşler yapabileceğimiz sezondur (yağmur yağarken denize girmenin keyfi de bir başka olur.)

Ancak bu süre pek uzun sürmez. Kısa süreli olarak başlayan yağmurlar, kışa girildikçe yerini şiddetli ve fırtınalı yağışlara bırakır. Bununla birlikte, Antalya ve yöresinde uzun yıllar ortalamasına göre yılın yaklaşık 10 ayında havanın güneşli olduğunu, toplamda yılın yalnızca 2 ayında havanın kapalı olduğunu unutmamak gerekir.

Yaz, sonbahar ve kış bir arada

Doğanın cömertliğini sergilediği Antalya’da, hem yazın, hem de sonbahar ve kışın renklerini bir arada görmeniz ve görüntülemeniz mümkündür.

Lara veya Konyaaltı’ndan, masmavi göğün altında zirveleri bembeyaz karla kaplı Tunç dağlarını hemen önünüzdeki yemyeşil ağaçlarla bitkilerle görüntüleyebilirsiniz. Böyle bir fotoğraf çerçevesine bir de denizin maviliğini eklediğinizi düşünün.

Eğer ön plana sararmış, kızarmış, türlü renklere boyanmış yaprakların süslediği orman manzaralarını almak isterseniz, şehrin batısında yükselen Beydağları’na doğru biraz yol alıp Feslikan Yaylası, Sinan Değirmeni ve Hisarçandır gibi yerlere gidebilirsiniz.

Follow by Zsolt Andras Szabo on 500px.com
Follow by Zsolt Andras Szabo on 500px.com

Doğaya karşı sorumluluğumuz

Fırsat bulduğum her platformda bir hususun altını çizmek istiyorum. Söyleşimizde de vurgu yaptığım bu konuya daha önceki “Kurşunlu Şelalesi: Antalya’da Saklı Bir Cennet” başlıklı yazımda da bir paragrafta dikkat çekmeye çalışmıştım.

Toplum olarak doğaya karşı tutumumuzda ciddi bir dönüşüm yaşamamız gerekiyor. Açık söylemek gerekirse, bu dönüşüm için biraz düşünceli olmaktan ve kendimize dur demekten başka bir şey yapmak gerekmiyor.

Ülkemizde sahip olduğumuz özellikle doğa harikası yerler, birer kazanç kapısı veya yeme içmeyle hoşça vakit geçirilip tüketilen mekânlar olarak görülmemelidir. Asla zarar gelmeyecek şekilde göz bebeğimiz gibi koruduğumuz “doğal hazinelerimiz” olarak görülmelidir.

Şunu demek istiyorum: Doğal yaşamı korumak beraberinde, bizden sonraki kuşakların da tıpkı bizim gibi bu güzelliklere tanık olma hakkına sahip olduğunu akıldan çıkarmamalıyız. Bu tür özel yerler birer tüketim aracı değildir. Doğa harikası bu yerlere, bu vatanın toprağına, suyuna, çok severek kullandığımız ve eskittiğimiz giysilerimiz gibi değil, bize emanet edilmiş değerli birer mücevher gibi yaklaşmalıyız. Özenle ve sakınarak, her zaman ilk günkü gibi ışıltısını koruyacak şekilde.

“Biz hiç korumasak veya korunmasına katkı vermesek de daima cennet gibi bir vatana sahip olduğumuz yanılgısından kurtulmalıyız.”

BakiKaracay.com

Bu yaklaşım, doğayı korumanın öncesinde, hepimizin “vatanseverlik” borcudur. Biz hiç korumasak veya korunmasına katkı vermesek de daima cennet gibi bir vatana sahip olduğumuz yanılgısından kurtulmalıyız. Bu özel yerler, turizme kazandırma veya ziyaretçi sayısını artırma türünden çalışmaların hedefi olarak görülmemeli; öncelikle varlığının korunmasına odaklandığımız, bize emanet edilmiş ülkemizin doğal hazineleri olarak görülmelidir. Bu vizyonu geliştirebilmek, sahip olduğumuz hazinelerin değerini emsalsiz şekilde artıracağı gibi şu anda görülemeyen sayısız kazanımı da beraberinde getirecektir.

Kurallara uymak

Avrupa ve Amerika gibi yerlerde bu tür doğal güzelliklere tanık olabilmeyi, ziyaretçileri birer ayrıcalık olarak görürler. Çünkü, yürüyerek, bisikletle dolaşarak veya izleyerek, türlü yollarla tadını en güzel şekilde çıkarmanız mümkün olmakla birlikte, adım atabileceğiniz patikalar, pedal çevirebileceğiniz yollar ya da oturup eğlenebileceğiniz yerler işaretli ve bellidir. Her yere dokunamaz, buralarda her istediğinizi yapamazsınız. Her ziyaretçi için en iyisi, en memnuniyet verici olanı da zaten her zaman o düşünülmüş kurallara uymaktır.

Bu vurgudan sonra şimdi gelelim Antalya ve yöresindeki sonbaharın gözde yerlerinden önde gelen birkaçına.

Sonbahar Antalya Düden Şelalesi

Düden Şelalesinde sonbahar renkleri

Antalya il merkezinin yaklaşık 10 km. kuzeydoğusunda Kepez ilçesi sınırları içerisinde yer alan Düden Şelalesi, şehir yaşamından dakikalar içerisinde uzaklaşıp kendinizi doğanın koynuna atmak için bulunmaz bir doğa harikası. Burayı her yıl yüz binlerce kişi ziyaret ediyor.

20 metre yükseklikten muhteşem bir görsel şölen sunarak dökülen Düden Şelalesi ağaçlar arasında kaybolmuş bir doğa harikasıdır. Burada yalnızca gürül gürül akan şelaleyi izlemekle kalmaz, aynı zamanda şelaleyi çevreleyen alanda yeşilin her tonuna tanıklık edeceğiniz bir coğrafya ile iç içe olmanın keyfini yaşayabilirsiniz.

Türkiye’nin birçok yerinde kış soğukları başlarken Düden Şelalesi’nde sonbaharın renk cümbüşü yaşanır. Bunun nedeni, bölgeye genelde çam, sedir, ardıç gibi iğne yapraklı (ve sararmayan) ağaç türleri hakimken, Düden Şelalesini çevreleyen alanda çınar, akçaağaç, dişbudak, kavak ve meşe gibi geniş yapraklı büyük ağaçların daha yoğun olmasıdır. Sarı, turuncu, kızıl ve kahverengi renkli yaprakların bir cümbüşe çevirdiği şelale etrafında sonbaharın göz alıcılığına hayran kalacaksınız. Sararan yapraklarını döken asırlık çınar ve diğer ağaçlara, yeniden yeşermeye başlayan doğal bitki örtüsü eşlik eder.

Genellikle yaz aylarında ziyaretçi akınına uğradığı için sonbahar renkleri çok az Düden Şelalesi hatıra fotoğrafında yer tutar. Ayrıca fotoğraf tutkunlarını büyüleyen yere dökülmüş yapraklar ne yazık ki sezon boyunca görevliler tarafından sık sık temizlenir.

Eğer doğru zamanlamayı yaparsanız ve de şansınız iyi giderse (yaprak temizliği sonrasına rast gelmezseniz) Torosların zirvelerinde kar varken, Düden Şelalesinde hayallerinizin ötesinde sonbahar fotoğrafları çekebilirsiniz.

Kurşunlu Şelalesi ve Tabiat Parkı

Antalya şehir merkezinden dakikalar içinde ulaşılan bir diğer doğa harikası Kurşunlu Şelalesi ve Tabiat Parkı, Aksu ilçesi sınırları içerisinde kalır. Yemyeşil ormanın koynundaki Kurşunlu Şelalesi ve döküldüğü zümrüt yeşili göl, doğayla baş başa vakit geçirmek isteyenler ve fotoğraf tutkunları için muhteşem güzellikte ayrı bir dünya sunar.

Kurşunlu Şelalesi ve döküldüğü göl, aslında bir kanyonun içerisinde yer alır. Dünyada eşine az rastlanır özelliklere ve güzelliğe sahip Kurşunlu Şelalesini çevreleyen büyük bir alan tabiat parkı haline getirilmiştir ve parkın 20 hektarlık bir bölümü halen ziyarete açık durumdadır.

Daha fazla bilgi ve fotoğraflar için, aynı zamanda bir gezi rehberi niteliğinde olan “Kurşunlu Şelalesi: Antalya’da Saklı Bir Cennet” başlıklı yazımı mutlaka okumanızı öneririm.

Sonbaharın gözdesi: Kasnak Meşesi Ormanı

Isparta’nın Eğirdir ilçesi sınırları içerisinde bulunan Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı, Eğirdir Gölü ile Kovada Gölü arasında yer alır.

Kasnak Meşesi Ormanı, Isparta merkeze 57 km, Eğirdir ilçesine 19 km uzaklıktadır. Yukarı Gökdere köyü sınırları içerisinde yeralan bu orman, dünyadaki tek kasnak meşesi ormanıdır.

Sonbahar Kasnak Meşesi Ormanı

Yörede kasnak meşesi beraberinde diğer bazı meşe türleri, Lübnan sediri, karaçam, kızılçam, Toros köknarı, ardıç türleri, akçaağaç, dişbudak, çınar yapraklı akçaağaç gibi ağaçlar bulunur. 1300- 1848 metre arasında yüksekliğe sahip ormanda ikiyüzden fazla bitki türü vardır.

Geniş yapraklı bu ağaçlar sayesinde özellikle 15 Ekim- 15 Kasım tarihleri arasında Kasnak Meşesi Ormanında etkileyici görünümüyle müthiş bir renk cümbüşü yaşanır. Sonbaharın en güçlü görüntülerini sunan doğa harikası bu orman, yürüyüş grupları başta olmak üzere doğaseverlerin akınına uğrar.

(Kasnak, tahta çember anlamına gelir. Fıçı gibi, eğimli ve esneklik gerektiren malzemelerin yapımında kullanıldığı için yöre halkı tarafından kasnak meşesi adıyla anılmış.)

Eğirdir Gölü

Eğirdir Gölü, Isparta merkeze 34 km uzaklıktaki Eğirdir ilçesi sınırları içerisinde bulunur. Isparta üzerinden Antalya’ya yaklaşık 170 km uzaklıktadır. 517 km2 yüz ölçümü ile Türkiye’nin 4. büyük gölüdür. Doğal sit alanı ilan edilmiş olan gölün denizden yüksekliği 916 metredir.

Gölde, Eğirdir ilçesinin üzerinde bulunduğu yarım adanın bir uzantısı gibi küçük iki ada vardır. Biri Can Ada, diğeri Yeşilada (Nis) olarak bilinir. Son yıllarda göl sularının azalmasından yararlanılarak bu adalar birbirine ve Eğirdir’e bağlanmış bulunmaktadırlar.

Kuzeyden güneye uzanan Eğirdir Gölü, zemininde farklı noktalardan çıkan yeraltı su kaynakları ile ve civardaki birçok pınarlarla beslenmektedir. Eğirdir Gölü’nün su fazlası 22 km uzunluğunda bağlantı oluşturan bir kanal aracılığı ile Kovada Gölü’ne dökülmektedir.

Gölün güneybatı sahillerinde derin ve kuytu koyları vardır. Sarp kayalar ve yarlar bu koylara çok güzel görünümler vermektedir.

Etrafında elma ve şeftali gibi meyve bahçeleri de bulunan Eğirdir Gölü’nün çevresi ormanlıktır. Sonbaharda farklı renkler alan ağaçlar yanısıra günün değişik zamanlarında, özellikle gün doğumu ve gün batımında gölde seyrine doyum olmayan manzaralar oluşur.

Kovada Gölü Milli Parkı

Eğirdir Gölünün doğal bir uzantısı olan Kovada Gölü, Antalya’ya 114 km uzaklıktadır. Kovada Gölü’nün Isparta merkeze uzaklığı 57 km, Eğirdir’e 25 km’dir. Yaklaşık 11 km2  yüzölçümü olan Kovada Gölü’nün deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte yeralır.

Kovada Gölü’nün çevresi zengin bitki örtüsüne sahiptir. Etrafı ağırlıklı çınar ağaçlarıyla kaplı göl sonbaharda türlü renklerinin süslediği muhteşem bir tabloya dönüşür. Bazı yerleri sazlık, kamışlık olan Kovada Gölü çevresinde kızılçam, karaçam, sedir, göknar, meşe türleri, ardıç, çınar, çitlenbik, akçakesme, mirtus, menengiç, boyacı sumağı, yemişen, böğürtlen, defne, tesbih çalısı, karaçalı, karamuk, laden gibi ağaçlar bulunur.

Park, yüzlerce kuş türü —ki bunlar arasında mutlak koruma altına alınmış olanlar da vardır— ile birçok hayvana ve otuza yakın endemik bitki türüne ev sahipliği yapar.

Gölün yakın çevresinde Yazılı Kanyon-Kral Yolu, Ağlasun (Sagalossos) gibi önemli kalıntı ve yapılar yeralır.

Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı

Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı, Antalya Isparta yolunun tam ortalarında bir yerdedir. Burdur ve Isparta ili sınırları içinde kalan Kargı Köyü Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı Antalya’ya 56 km, Isparta’ya 60 km uzaklıktadır.

Endemik bir tür olan Anadolu sığla ağacı, Aksu Çayı’nın kenarında yer alan ve eşsiz bir ekosisteme sahip bölgede yayılış gösterir. Bu bölgede sığla ağacı beraberinde yoğun olarak kızılçam, saçlı meşe, kızılağaç ve çınar ağaçları bulunur. Yaprağı çınar ağacının yaprağına benzeyen sığla ağacının kadifemsi yumuşak kabuğa sahip gövdesinden elde edilen yağ parfüm endüstrisinde kullanılır.

1987 yılında tescil edilen 885 dekar büyüklüğündeki Kargı Köyü Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı hali hazırda ziyarete kapalı tutuluyor ve yalnızca özel izin alan grupların girişine izin veriliyor.

Bölgedeki doğa güzellikleri saymakla bitmez ancak, bu yazıda andığımız yerlerin her birinde sonbaharın güzelliklerine doya doya tanık olabilirsiniz.

Yeni yazılarda görüşünceye dek… “Öğrenmeye, gezmeye ve fotoğraf çekmeye devam edin!”

Yazar Hakkında

Baki Karaçay (MPA)

iO Akademi'de Eğitmen, Danışman. 25 yılı aşkın süre profesyonel deneyim sahibi Kamu Yönetimi Uzmanı (YL) ve Mühendis / Antalya Valiliği AB Projeleri Koordinatörü (2009-2020). Avrupa Birliği Projeleri kitabının yazarı ve Proje Döngüsü Yönetimi Eğitmeni. Sosyal Psikoloji meraklısı. Fotoğraf gönüllüsü. Webmaster. Bağlama sanatçısı. Kayakçı, doğa yürüyüşçüsü.

Yorumunuzu Ekleyebilirsiniz