AB Projeleri

Proje Tasarım ve Yönetim Süreçlerinde Rehberlik Edecek 5 Pratik Yasa

İş Süreçlerinde + Proje Tasarım ve Yönetiminde Rehberlik Edecek 5 Pratik Yasa

Zekice gözlemlere dayalı, düşündüren ve gülümseten beş yasanın, iş süreçleri ile proje tasarım ve yönetiminde karşılaşılan zorluklara nasıl farklı açılardan bakmamızı sağladığını keşfedin.

Murphy yasası, Kidlin yasası, Gilbert yasası, Wilson yasası ve Falkland yasası. İnsan davranışları ve iş süreçlerine dair zekice gözlemlere dayalı bu tür yasalar, gerçeklerle şaşırtıcı biçimde yüzleşmemizi sağlarken bizi hem gülümsetir hem de karşılaştığımız sorunlara farklı açılardan bakarak etkili çözümler geliştirmemize yardımcı olur.

Bu yasaları bilmek, her şeyden önce stratejik düşünmeyi teşvik eder. Proje tasarım ve yönetim süreçlerinde ise karşılaşılabilecek zorluklara dair yaratacağı farkındalıkla daha etkin biçimde çalışmamız için rehberlik ederek başarı düzeyimizi artırabilir.

Bu yazıda bilinen beş yasanın projelerimize ne şekilde katkı sağlayabileceğini kısaca ele aldım.

Murphy Yasası

Bir işin ters gitme (veya aksaklığın gerçekleşme) olasılığı varsa, gerçekleşecektir.

Risklerin farkında olma ve hazırlıklı olma açısından dikkat çekici bir ipucu. Bir olumsuzluktan ne kadar çok korkarsanız, onun gerçekleşme olasılığı o kadar artar. Korku veya çekinti, risk yönetimi açısından önemli bir sinyal. Murphy yasasının, olası aksaklıkları önceden tahmin etmeye yarayan ve bu olasılıklara karşı hazırlıklı olmayı öğütleyen bir yanı var. Örneğin, gecikmelerden korktuğumuz düzeyde zaman planlamasına önem verirsek başarısızlık olasılığını azaltabiliriz. Proje tasarımı ve yönetiminde en kötü senaryoları göz önünde bulundurmak, olası risklerin farkında olmayı sağlar ve bu da önlem almayı kolaylaştırır.

Kidlin Yasası

Eğer sorunu açıkça yazabiliyorsanız, çözüm için yarı yolu kat etmişsiniz demektir.

Yazılı kültürün önemini vurgularken sorunları tanımlamanın çözümün yarısı olduğunu anımsatan bir yasa. Proje tasarımında, sorunun veya sorunların net bir şekilde tanımlanması çözüm için ilk adımdır. Sorunu net biçimde yazılı hale getirmek, bu sorunları daha yönetilebilir kılar ve çözüm sürecini hızlandırır. Eğitimlerimde, sağlam bir sorun analizinin proje tasarımı işinin yarıdan çoğu olduğunu özellikle vurgularım. Özellikle karmaşık projelerde bu beceri, tüm paydaşların sorunun kaynağını daha iyi anlamasını sağlar ve yaratıcı çözümler geliştirmelerine yardımcı olur. Açık ve net bir sorun tanımı, aynı zamanda odaklanmayı artırır ve tüm paydaşların ortak algıyla aynı doğrultuda hareket etmesini sağlar.

Gilbert yasası

İş yerindeki en büyük sorun, kimsenin size ne yapacağınızı söylememesidir.

Bu yasa, proje yönetiminde net görev tanımlarının yapılmasının önemi açısından değerlendirilebilir. Eğer bir projede yetki ve görev dağılımı belirsizse, ekip üyeleri kimin neyi uygulaması ve yönlendirmesi gerektiği konusunda tereddütte kalabilir ve proje kaosa sürüklenebilir. Gilbert Yasası ayrıca, bir görevi üstlenmenin, istenen sonuca ulaşmak için en iyi yolları bulma sorumluluğunu beraberinde getirdiğini de anımsatıyor. Proje yöneticilerinin etkili bir iletişim kurarak ekip üyelerinin rollerini ve beklenen sonuçları netleştirmeleri önemlidir. Ekip üyeleri rol ve sorumluluklarını daha iyi bilmeleri, motivasyonunu yükseltir ve projenin başarı olasılığını artırır.

Wilson yasası

Eğer her zaman bilgiyi ve öngörüyü ön planda tutarsanız, para gelmeye devam eder.

Wilson Yasası, bilgi ve veriye dayalı kararlar almanın önemini anımsatıyor. Buradaki para yerine sosyal kalkınma projelerinden elde edilen “kazanımları” düşünebiliriz. Özellikle proje tasarım sürecinde doğru bilgiye sahip olmak, bu verilerin analiz edilmesi, çevresel koşulların ve hedef kitlenin doğru bir şekilde anlaşılması, kaynakların verimli kullanılmasına ve projelerin finansal sürdürülebilirliğine büyük katkılar sağlar. Bu yaklaşım, projelerden elde edilen kazanımları artırırken, beklenmedik maliyetlerin de önüne geçilmesine yardımcı olur.

Falkland yasası

Karar vermek zorunda değilseniz, karar vermeyin.

Falkland Yasası, gereksiz yere veya acele kararlar vermekten kaçınmanın ve uzun soluklu stratejik yaklaşımın önemini vurguluyor. Özellikle hibe programları gibi finansman kaynakları var olduğunda projeler konusunda bazen aceleci kararlar alarak yanlış adımlar atılabiliyor. Bu yasa, belirsiz durumlarda aceleci davranmak yerine, gerektiğinde bir adım geri çekilerek süreci izlemeyi öneriyor. Projeler söz konusu olduğunda kısa dönem kazançlar yerine her zaman uzun soluklu düşünmenin yararı var. Doğru zamanda doğru kararlar almak, projenin başarısını doğrudan etkiler.

Ne dersiniz, projelerde bu yasalardan başka hangi anlamlarda yararlanabiliriz?

Yeni bir yazıda görüşünceye dek, “öğrenmeye devam edin”!

______

👉 WhatsApp kanalına katılın!

Yazar Hakkında

Baki Karaçay (MPA)

iO Akademi'de Eğitmen, Danışman. 25 yılı aşkın süre profesyonel deneyim sahibi Kamu Yönetimi Uzmanı (YL) ve Mühendis / Antalya Valiliği AB Projeleri Koordinatörü (2009-2020). Avrupa Birliği Projeleri kitabının yazarı ve Proje Döngüsü Yönetimi Eğitmeni. Sosyal Psikoloji meraklısı. Fotoğraf gönüllüsü. Webmaster. Bağlama sanatçısı. Kayakçı, doğa yürüyüşçüsü.

Yorumunuzu Ekleyebilirsiniz